Dorlion Yayınları'na Mektup

Dorlion Yayınları'na Mektup

Sayın Dorlion Yayınları,

Yayıneviniz tarafından bir süre önce kitabım "Posof'un Göçmen Kuşları"nın yayınlanmasından sonraki süreçte yaşadığımız hoş olmayan gelişmelere ilişkin bu mektubu yazmam bir zorunluluk haline geldi. Önce gelişmeleri aşağıya özet olarak aktarayım.

Sözleşme gereği 1000 adet basıldığını düşündüğüm kitabımdan yine sözleşme gereği, basımdan sonra 200 adet satın aldım. BU miktarı Bursa'da kargodan teslim aldığımda yayınevinin elinde daha en az 750 adet kitap olduğunu düşünüyordum. Yurtdışından bir arkadaşım da kitabın okura ulaşmasına katkı sunmak amacıyla, yurtdışında çevresine dağıtımını gerçekleştirmek istedi. Benim aracılığımla ekstra indirimle 200 adet daha satın almak istediğini iletti. Pazarlama bölümünüz, kitabı % 50'den daha fazla indirim yapamayacağınızı, ayrıca elinizde o miktarda kitap olmadığını, o miktarda kitabın postalanmasının da ancak bir hafta sonra olabileceğini söylemesi beni, rahatsız etti.

Bunun üzerine size bir e-posta gönderdim. İşte ilk mektubumun içeriği:

"Posof'un Göçmen Kuşları" adlı kitabımın yayınlanmış olmasının verdiği memnuniyetle, kitabımı sahiplenerek, yayınevinin satışını desteklemek için hemen kollarımı sıvadım. Sözleşmede sözü edilen (ofset baskı diye düşündüğüm) ilk baskıdaki 1000 adetin satışını olabildiğince desteklemeyi, hızlandırmayı kendime ilke edindim.

Bu anlayışla sözleşme seçeneklerinden ikincisini seçerek 200 adet kitabı satın aldım. Almanya'dan bir arkadaşım da, benim aracılığımla 200 adet satın alarak desteğini sunmak istedi. Ne yazık ki arkadaşım yayınevinin pazarlama bölümünden ellerinde 200 adetlik bir stok olmadığını, kitabın basılacağını, bunun da bir hafta süreceği bilgisini aldı.

Oysa ben kitabımın ofset baskı tekniğiyle 1000 adet basılmış olduğunu düşünüyordum. Dorlion Yayınları ile aramda imzalanan sözleşmedeki 6.1'inci maddesinde açıkça "Yayıncı ilk baskıda 1000 adet kitap çıkarır." şeklinde yazmaktadır. Şu anda hayal kırıklığına uğramış biri olarak öncelikle öğrenmek istediğim somut bazı şeyler var:

1- Kitap kaç adet basıldı?
2- Kitabın basımında hangi teknik kullanıldı? a) Printer baskı b) Ofset baskı

Yukarıdaki iki nokta hakkında beni e-mail yoluyla bilgilendirmenizi rica ediyorum."

Bunun üzerine bir dostum Ankara'da yayınevinize konu ile ilgili olarak görüşmeye geldiğinde söylem değişti. Pazarlama bölümü "İhtiyaç duyulduğu kadar kitabın basılmasının yazara bir zararı yoktur ama biz kitabı 1000 adet bastık." demiş.

Oysa kitabın bir seferde hangi teknikle kaç adet basıldığı; kitabın birim maliyeti, baskı kalitesi ve yayınevinin kitabı pazarlama çabaları gibi noktalarda çok önemli olduğu açıktır.

Pazarlama bölümü ile yaptığım telefon görüşmesinde elinizde yeterli kitap olmamasını 800 adet kitabın dağıtıma verilmiş olmasına bağlıyordu. Aramızdaki konuşma söyle devam etti:

"Ne var yani, 200 adedini dağıtımdan geri çekin! Sonra da bu siparişi kolayca karşılayın." dedim.
"Tamam, siparişi karşılayacağız ama biraz zaman alacak."

Gelişmeler rahatsız ediciydi. Göstergeler kitabın sınırlı miktarda printer baskı ile basıldığını, ikinci 200 adet siparişin karşılanması için yeniden basım yapılacağı ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyordu. Bu nedenle kitabımın 1000 adet basılmış olduğundan emin olmalıydım. Bu yüzden şöyle dedim:

"Sizde kalan 800 kitabın şu anda nerde olduğunu iletir misiniz?"
"Dağıtım kanallarında..."
"Hangi kanalda kaç adet olduğunu bilmek istiyorum."
"Biz böyle çalışmıyoruz."

Sanki büyük şirket sırrını ele verecekmiş gibi... Bir şeyler saklama çabası belliydi. Ben de; "Bu durumda lütfen bütün kitapları dağıtımdan geri çekiniz. Kalan tüm kitapların fotoğrafını istiyorum. Duruma göre gerekirse bir dostum Ankara'da yayınevinize gelerek bizzat kontrol edecek." dedim.

"Dağıtımdan hepsini geri çekersek, o zaman kitapların hepsini satın almalısınız!"

Böyle bir yükümlülük elbette ki olamaz. Ama pazarlama bölümü yetkilisi, aklınca böyle bir yükümlülüğü ileri sürerek beni korkutacak ve ben "aman çekmeyin, öyle kalsın" dedirtecek, böylelikle bu işten sıyrılmış olacaktı.

"Önce geri çekin, sonra konuşuruz..." dedim.

Sonra da yukarıdaki gelişmeleri anlatan başka bir e-posta yazdım, size gönderdim. Mektubumun içinde "... Devamla, şu ana kadar çeşitli nedenlerle kitabın basımı az miktarda gerçekleşmişse, ortada bir yanlış anlama / iletişim söz konusuysa, kitabı yeniden ofset baskı yöntemiyle 1000 adet baskısını yapmanızı öneriyorum. Bildiğiniz gibi ofset baskıyla birim maliyeti düşecek, şu andaki yurtdışı için yapılan ikinci 200 adetlik sipariş bu maliyeti büyük ölçüde karşılayacaktır. ... "

Bu gelişmeler sonucunda, ortalama bir hafta sonra pazarlama bölümünden kitapların dağıtımdan geri çekildiğini, yayınevine geri geldiğini ileten bir mail aldım. Bu sorunu yarattığım için de benimle bu son proje olacakmış. Bu işleri "karıştırdığım" için yayın yönetmeni bana sinirlenmiş demek ki.

Hemen sonra yayınevinizden bir başka duygusal bir mail aldım. Mailinizde kitabımın kaç adet ve hangi teknikle basılmış olduğu sorularına yanıtlar yoktu. Ekinde ortalama 800 adet kitabın fotoğrafının olduğu mektubunuzda; özetle benim yaklaşımımın sizin için "zul olduğu", ve benim yaklaşımımın kabul edilemeyeceği, benim sizin emeğinize truva atı sürdüğümü yazdınız.

Bu benim açımdan inanılması zor bir yaklaşımdı. Bu böyle midir, göreceğiz. Önce ben gelişmeleri olduğu gibi anlatmaya devam edeyim.

Kitapların yeterli miktarda görüntülendiği fotoğraf rahatlatıcıydı ama bu sorularıma yanıt verildi demek değildi. Kitapların fotoğrafının gönderilmesinden sonra yurtdışına olan 200 adet sipariş gönderildi.

Bu arada ben de, kuşkularımın sürmesine rağmen, çok küçük de olsa yanılmış olmam ihtimalini göz önünde bulundurarak; havayı yumuşatma, işbirliğini devam ettirmeyi amaçlayan bir mail gönderdim.

İki hafta sonra yurtdışına ulaşan kitapları incelediğimde gerçek tüm çıplaklığıyla gün ışığına çıktı. Bursa'ya gönderilen 200 adet kitap ile yurtdışına gönderilen 200 adet kitap arasında gözle görülür bir baskı farkı vardı. Yurtdışına gönderilen kitapların baskı kalitesi çok daha iyiydi.

Ne düşündüğümü hemen yazayım: İlk baskı kısıtlı sayıda printer baskıydı ve Bursa'ya bu baskıdan gönderdiniz. İkinci 200 adet siparişi karşılayamayan yayıneviniz benim tepkimle karşılaştı. Sonra da ikinci baskı gerçekleşti. İkinci baskının fotoğrafı bana gönderildi. İkinci baskının hangi teknikle ve kaç adet basıldığı benim için hala soru işaretidir.

Kısa bir süre sonra yayınevinizden pazarlamacı telefonda bana "Elimizdeki 800 adet kitap var. Bunlar ne olacak. Satın almalısınız." diyordu. Bu "uyanık pazarlamacı", "hem suçlu hem de güçlüydü". Elinin altındaki stoktaki kitapları dağıtıma göndermek, satmaya çalışmak yerine, beni satın almaya zorlamaya çalışıyordu. Bu davranış trajikomik olduğu kadar iticiydi.

Bir yayınevinin kitabın dağıtımı ve okura ulaştırılması konusunda bir çabası yoksa, benim gözümde o yayınevinin yayıncılık işlevi eksiktir, değersizdir.

Hangi çağda yaşıyoruz? Kimi kimi zorlayarak bir şey yaptırabilir? Zorlamak, olacak bir şeyi bile olmayacak haline getirir, bu ilişkileri kurarken pazarlama bölümü buna dikkat etmeli, bu konularda kendini eğitmelidir. Yok "keyfi" olarak kitapların dağıtımdan çekilmesine neden olmuşum da, dolayısıyla kitapları satın almalıymışım, lafları en azından ayıptır, yayınevinin kendi yaptığını yok sayarak, "suçu" yazara atmaktır. Sanırım önceki maillerimdeki yumuşak, sorunu yok edici ve işbirliği yaklaşımım yanlış anlaşıldı.

Öncelikle dijital yayıncılığın giderek daha çok önem kazandığı günümüzde hâlâ klasik kitap basımını önemsediğimi ileteyim. Kitabımın yayınlanma sürecinde Türkiye'deki yayınevlerini değerlendiren bir makale yayınladım. Yazıya Dorlion Yayınları'nı özel bir başlık açmayı düşündüğümü ekledim.

Her şeye rağmen işbirliğini olumlu bir noktaya taşımaktan yanayım. Bu noktadan hareketle size bir önerim olacak. Bu öneriyle işbirliğimizin iki tarafın çıkarına olacak bir şekilde gelişeceğini umuyorum. Beraberce çözüm üretemezsek sözleşmemizin bir yıllık süresi dolduğunda sonlandırmak istediğimi ileteyim.

Öneri: Elinizdeki kitapları İnsancıl Kitap ve diğer ulaşabildiğiniz kitapçılarda bir kampanya ile birkaç ayda eritiniz. Sözgelişi 50 liralık alışveriş yapan müşterilere kitabı sembolik ücret 1 liradan satılmasını sağlayınız. Bu süreçte de aşağıdaki noktaları konuşalım:

1. Yeni dosyam "Hanslar ile Banslar Dünyası": Bu dosyamı size önereyim. Tercihim 1000 adet ofset baskı ama önceden doğru bilgilendirilmek koşuluyla bu kitabımın printer baskı ile az miktarda basılması benim için sorun oluşturmaz.
2. "Posof'un Göçmen Kuşları"nın ofset 1000 adet ikinci Türkçe baskısı:
• 80 ya da 90 gram sarı kâğıt kullanılacak.
• Sayfalar sırttan dikişli olacak.
• Kapak ince karton, mat selefonlu olacak.
Baskı benim önereceğim ya da sizin önereceğiniz bir matbaada olacak. Aramızdaki anlaşmanın içeriği doğrultusunda maliyetin tümünü matbaaya bizzat ödeyerek ben karşılayacağım. (Diğer noktalar aramızda konuşulacak.)

İleride bazı kitaplarımın yurtdışında sınırlı özel baskıları, çevirileri, baskı yeri (ülke), adedi ve tekniği gibi diğer bazı konuları görüşmemiz gündeme gelebilir.

Yukarıdaki önerilerim doğrultusunda, karşılıklı çıkar çerçevesinde, ilişkimizin her iki tarafında oluşturacağı şeffaf bir politikayla gelişebileceğini düşünüyorum.

Bu mümkün değilse yollarımızı sorunları büyütmeden ayırmak her iki tarafın da yararına olacaktır.

Mektubuma yanıtınızı bekliyorum.
Selamlar.

Turgay Usanmaz
10-11-2020 / 10-07-2021

-----------------

Dorlion Yayınları'ndan yanıt:
Sayın Usanmaz;
Açıklamalarınız için teşekkür ederiz. Sizinde dediğiniz gibi:
"... yollarımızı sorunları büyütmeden ayırmak her iki tarafında yararına olacaktır."
Saygılarımızla.

10-07-2021
--------------

Not: Yukarıda görüldüğü gibi, Dorlion Yayınları soruları yanıtlamak yerine sözleşmeyi sonlandırmayı uygun buldu. Yukarıdaki mektubun içeriğine ilişkin bir açıklama elimize ulaşırsa, onu da olduğu gibi burada yayınlayacağımı şimdiden belirteyim.