Radyoda iki dilli eğitim: Hollandaca ve Türkçe
Aşağıdaki yazı 27 Mart 2003 tarihinde saat 17.45’de Hollanda'da Brabant Radyosu'nda yayınlanan konuşmanın tercümesini içermektedir.
Sunucu: Yarın Helmond’da Toplumda Yaşayan Dillerde Eğitim, yani OALT hakkında bir konferans düzenlenecek. Bu yolla OALT’ın olumlu katkıları gündeme getirilmek isteniyor. Aklımıza takılan soru şuydu: Bu tür derslerin yararı nedir? Bu yüzden radyomuzdan Maarten Kortlever Helmond’daki Goede Herder Okulunda bir Türkçe dersini izledi. Şimdi derste geçen konuşmaları dinliyoruz:
“Goede morgen kindereeeen!”
“Goede morgeeeen meneeer’!”
“Günaydın çocuklaaaaar!”
...
“Kijk op de plaat, weten jullie wat scheruwt de verkoper hier?
“Koşun gelin, Joop’tan alın her şeyi, ucuza alın, koşun gelin... Kom op, kom op hier, kom hier, het is heel goedkoop...!”
Maarten: Kısa bir süre için araya giriyoruz. Turgay öğretmen, siz şu anda bir hikaye anlatıyorsunuz sanırım. Ama ben bir şey anlamadım. Biraz daha fazla açıklar mısınız?
Turgay Usanmaz: Konumuz alışveriş yapmak. Hikayeyi öğrencilere anadillerinde anlatıyorum. Ayrıca Hollandaca ile de anlatıyorum. Yani konu ile ilgili kavramları anadilinden Hollandacaya aktarılmasına çalışıyorum.
“Hollandacadan Türkçeye..”
“Evet, dillerden birbirine geçiş..”
“Bu çocuklar kaç yaşında?”
“Beş ve altı yaşındalar.”
“Siz Türkiye’den geliyorsunuz, belki bize bu dili (Türkçe) korumanın (geliştirmenin) neden önemli olduğunu açıklarsınız. Bu yaşlardaki çocuklar için bu ne kadar önemlidir?”
“Çok önemli. Çünkü evlerinde anadillerini konuşuyorlar. Yani dil gelişimlerini öncelikle anadillerinde yapıyorlar.
“Yani evlerinde sürekli Türkçe konuşuyorlar...”
“Çoğunlukla desek daha doğru olur. Yani bu genel gelişimlerini anadillerinde yapmışlar demektir. Eğitimbilimciler şunu söylüyorlar: Siz anadilinde gelişimini kaydetmiş bir çocuğun bu durumunu göz ardı ederek ikinci bir dilde sıfırdan başlamasını isteyemezsiniz.”
“Yani anadilindeki gelişimi durdurarak çocukların sadece Hollandaca eğitim görmeleri doğru değil...”
“(Evet..) Böyle bir durum öğrencilerin genel gelişimleri açısından zararlı. En iyisi kendi dillerinde sahip oldukları ‘bagajı” –sosyal, duygusal ve düşünsel gelişimlerini- devam ettirmek ve bunları bu gelişim sürecinde Hollandacaya aktarmaktır. Bu durumda kişisel gelişimin bütünlüğü bozulmaz ve çocuklar için iyi olan da budur.”
“Biraz da çocuklarla konuşayım madem. Onlar sevimli mi yoksa bazen yaramazlıkları var mı?”
“Benim derslerimde genellikle daha rahatlar, kendilerini daha iyi ve güvende hissederler. Çoğunlukla da sevimlidirler.”
“Burada dört çocuk var. Senin adın nedir?”
“Ömer”
“Sorum şu, hangi dilde verilen dersi daha çok seviyorsun, Hollanca mı yoksa Türkçe mi?”
"Buradaki Türkçe dersini.”
“Peki, neden?”
“Öylesine...”
“Şu şarkıyı biliyor musun, “merdivenden düşünce çabucak aşağıya inersin, sebebini ‘öylesine’ diyemezsin. :) Hangisi daha hoş, Türkçe dersi mi Hollandaca dersi mi?”
Dilara: “Türkçe dersi”
“Peki, neden?”
Dilara: “Çünkü, çünkü bu öğretmen daha sevimli...”
“Peki hangisi zor, Türkçe dersi mi Hollandaca dersi mi?”
Ömer: “Hollandaca dersi”
“Öyle mi? Sen Türkçeyi daha iyi konuşuyorsun, doğru mu?”
Dilara: “İkisi de kolay...”
“Türkçeyi daha önceden iyi biliyorsun değil mi?”
Dilara: “Evet”
“Türkçe bir şey söyle bana. Ona kadar Türkçe say bakalım...”
Ömer: “1,2,3,4,5,6,7,8,9,10.”
“Turgay, bu çocuklar Türkçe dersini daha çok seviyorlar!”
“Bence de öyle. Bu yüzden (anadili farklı olan) öğrencilerin okulda kendi anadilleriyle iletişim kurabilmelerini çok önemli buluyorum.
Sunucu: İki dilli eğitim. Yani genellikle tek dilli olarak evde büyüyen çocukların okulda ikinci dili öğrenmelerindeki köprü. Evde başka dil konuşan çocukların birden bire kendilerini Hollandaca eğitimin içinde bulmaları. Konu bu açıdan da incelenebilir. Maarten Kortlever’ın röpörtajını dinlediniz.
(Çeviri: Turgay Usanmaz)