Turgay Usanmaz’dan “aşka (v)eda” Şiirleri

Turgay Usanmaz’dan “aşka (v)eda” Şiirleri

Turgay Usanmaz’dan “aşka (v)eda” Şiirleri

Ozan, Turgay Usanmaz Posof’ta doğar. Sınıf Öğretmeni ve Beden Eğitimi Öğretmeni olarak yurdumuzun birçok yerinde çalışır. Şimdilerde Hollanda’da Türkçe Anadili Öğretmenliği yapmaktadır. Aşka (V)eda, Kutup Yıldızı’ndan sonra ozanın ikinci şiir kitabı. Aşka (V)eda’da şiirler üç bölümde toplanmış: Düşlü Çıkın, Emekteki Umut, Hüznün Diyalektiği.

Ozan, kurumasını beklemeden bir yaprağın kanatılmasını istemez. Dalları kesik ağaçların sevgiye kucak açamayacağını belirtirken, insanı yücelten değer olarak görür sevgiyi. Acıları da tatlıdır sevgisinin bu yüzden. Çıkınları sevgiyle dolu olanların aşka veda etmeyeceğini savunur. Bu nedenle yaşam sevgiyi yeniden doğurur, ozanı da yağmur doğurur belki. Özgürlük, sevmek, yaşam ne güzel tanımlanır dizelerle:

“özgürlük, kanat çırpmaktır kendi başına / yalçın dağlara
sevmek, sevdiğinle uçmaktır yan yana / mavi ufuklara
yaşam, direnebilmektir zorluklara / zorbalara
kanadın kırılsa da...” (s.13)

Turgay Usanmaz, “Aşk İki Kişiliktir” diyen ozan Ataol Behramoğlu’na göndermede bulunur ve “aşk üç kişiliktir” der:

“... derinlere daldığımda gözlerinden / keşfettiğim
üçüncü boyutuydu aşkın / aşk üç kişiliktir
bir kişiyle başlar aşk / özeldir / ikinci kişiyle yaşanır
geneldir / paylaşılır yine / değişken üçüncü bir kişiyle..” (s.14)

Ozan “her gün kendini yenileyen bir özlemle” evinden çıkar. Ona göre aşk, abdallıktır, çılgınlıktır. “Paylaşımcı ve çıkarsız bağlanmaktır.” Sevgilinin gözleri, aşkın dipsiz kuyusudur kimi kez. Sevgilinin gelişi, baharı getirir evine. Her yanı çiçek açar ozanın. Sevginin uzlaşır olduğunu belirtir. Sevdiğinden ayrılmayı kim ister ki?

“... dokunmuşsa ten tene / ürpermişse derinden sarsıntıyla can / doğmuşsa duygular paylaşımdan / umut kök salmışsa geleceğe / sevdiğinden nasıl ayrılır insan?... (s.29)

Ozanın sevdası serpilip gelişen bir sevdadır. O, aşk için binlerce afete katlanmaya hazırdır.

Sevgilisinin gözlerindeki denizlerde yunusları gören ozan için sevgi elbet vazgeçilmez olacaktır. Onun sevgisi halk sevgisiyle birliktedir. Büyük aşklarda büyük riskler olduğunu bilir ozan. Sevdaların yarınlara ertelenmesine karşı çıkar. Halk sevgisinden de soyutlamaz kendisini.

“içimde bir şubat gibi olsa da özlemin
bir de hiç değişmeyecek olan
halk sevgisidir yüreğimde taşıdığım
yıkılmadım bu yüzden / ayaktayım türkü gözlüm...” (s.51)

Halkını seven, türküsünü de sever. Ozan da “unutmadık türkülerimizi unutmayacağız.” der.

Dedesinin küfürlü sözcüklerinde bile sevgiyi bulur. Sevginin kimi kez küfürlü sözcüklerle de anlatıldığına tanık olur. Ona göre dostluğun sınırı vardır ama aşkın sınırı yoktur. Aşk yaşarken öğrenilir. “Türkü gözlü” sevgilinin yitirilmesi bir hüzünlü türkü olmaz mı? Sevgili, tanımlanamayandır, uzun havadır, yürek eşkiyasıdır... Aşka Veda ise yürek acısı değil mi?

... gülüşünü bırak bir de onuruma dokunma
önce sen gidersin ben kalırım
sonra ben giderim sevgim sahipsiz kalır
gönül bu aşka küser / küsse ne olur ki ölümlü dünya bu
geriye kalsa kalsa /senin için yazdığım bu şiirim kalır. (s.69)

Kitabın arka kapağındaki yazıda, ozan Alev Kutluözen, Turgay Usanmaz için “... Ayrılığın, sonsuz bekleyişlerin acısını yüreğinde barındırsa da hiçbir zaman umudunu yitirmiyor.” diyor.

Görüldüğü gibi ozan; aşk, sevgi izlekleriyle yoğunlaştırdığı şiirlerinde okuyucuları da duygulandırıp düşündürüyor.

Hasan Akarsu

Kaynak: Aykırısanat, Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi - Kasım-Aralık 2002 Sayı:57